nelerden hoşlanırsın, ne yaparsın, nerelerdesin bilmeden kör atış yapayım.

-bir müzik aleti öğrenebilirsin. (100liraya mızıka aldım, onu öğreniyorum, keşke hep boş vaktim olsa da çalışsam)
-udemy'de beğendiğin bir konuyu seçip onun üstüne gidebilirsin. (10usd'ye introduction to ethical hacking dersi almıştım, temel anlamda gerçekten çok yardımcı oldu)
-bir spora başlayabilirsin(zamanım olsa tenis öğrenmek isterdim, bu da para tabi) para gerektirmeyecek şekilde koşu yapabilirsin, sağlam kafa sağlam vücut.

Netten ispanyolca öğreneceğin full sürüm programları ücretsiz paylaşanlar var. Bi seçenek olabilir.

@fakyoras gitarım var aslında bir köşede duruyor fena fikir değilmiş teşekkürler:)

@isimmisimyok nereden paylaşıyorlar? benim baktıklarım bir süre sonra full sürünüm için şu kadar ödeyin tarzı oluyor genelde. Teşekkürler cevap için:)

ilgini çeken bir alanda (çocuklar, kadınlar, yaşlılar, sokak hayvanları, eğitim vs.) faaliyet gösteren bir vakıf ya da dernekte gönüllü bir iş yapabilirsin belki. bağış yapanlar kadar zaman verenlere de çok ihtiyaç oluyordur.

Ne kadar sürer kadıköyden 13. Çünkü ona göre çıkacğım taksimden.

8de çıksam
8.10da yenikağı,
8.20de kadıköy
8.30de 13e binmiş olsam olur mu

metrobusle uzuncayir, oradan metro ile yenisahra, oradan da 19e. trafige hic takilmamis olursun boylece.

19e 13'ten daha hizli. Bi de atasehir taksim dolmuslari var ama nerden kalkar kacta baslar bilemem

Yenisahra ünalan arası 2 durak, 10 dakika filan sürer. 19ede de 11 durak toplam, 5er olsa 1 saate yakın sürer mi o saatte acaba? 2 tane aktarma olacağı için fazla yüksek de olmayacaktır ücret. 1.20 + 50 + 4o sanırım tutacak.

Dolmuşlar biraz pahalı sanırım.

Unalan'da deli yol yuruyosun metrobus-metro gecisi icin. Metrobusle geleceksen direkt e5e inip ordan otobuse/minibuse bin. Ben olsam kozyatagi'na kadar gelirdim bu arada

Not:atasehirspor

En favori rotam eskiden minibusle uskudar, motorla besiktan, ordan da ne bulursamdi

Uzunçayırdan otobüs ne kadar sürede gider sabah?

taksim meydanın dibinde olduğum için fenikülerle kabataş, ordan üsküdar yapıp otobüs de olabilir ama o otobüs ne kadar sürede gider, bunu öğrenemiyoru internette.

16m'nin saatleri yazmıyo mu? o da epey hızlı

Durak bu da burak bey,

www.iett.gov.tr burya göre 16m yok.

metrodan yenisahrada inerseniz 14 şb iyi bence.

Benim de öyle yaşadığım ters bir şey yok. Ama dişlerimi her ne kadar çok sevmesem de kırılmalarından da korkarım. Rüyamda da bunun yansımasını görüyorum herhalde diyorum.

dişlerin dökülmesi, bilinç altının son derece klasik ve belirgin bir suçluluk hissi, kendini cezalandırma davranışının dışa vurumudur.

Ruyanin geneli, goruldugu zamanlar ve dokulurkenki duygunuz ve dusuncenizle birlikte yorumlanmasi dogru olabilir. Belki baska bir kaybin endisesi olabilir, narsistik bir yarayi dusundurdu bana.

Özet bir çeviri ve toplama yapayım elimdeki kaynaklardan:
- Diş dökülme rüyaları içinde bulunulan durumda bir taviz veya fedakarlık olduğunu belirtirmiş. Bu mantıklı bir karar arkasından vicdanın kendini yemesini kabullenmek de olabilirmiş, içinde bulunulan ve süregelen, değiştirilemeyen durumda kendini gerçekleştirememenin, kabuğunu yırtamamanın verdiği yük de. Doğru bir kararın yükünü kaldıramamak olduğu gibi, yanlış karar verdiğin için duyulan şüphe de.

- 15-35 yaşları arasında çok yaygınmış. Bunu da şöyle yorumluyor, bu yaşlar arasında kişilik oturuyor ve tecrübesizlik, büyüme ile ilgili şeyler nedeniyle bol taviz verilen ve her şeyin daha yerli yerine oturmadığı yaşlar oluyor. Kadınlar ve erkeklerde eşit yaygınlıktaymış.

- Rüyanın vahşet düzeyi, sizin bu fedakarlık ve tavizden ne kadar çektiğinizi düşündüğünüzü gösteriyormuş. Örneğin, kocasından dayak yiyen bir kadın için bu rüyalar çok kanlı ve vahşi olabiliyormuş. Keza, dökülen diş sayısı da bununla ilgiliymiş.

benim de çok sık gördüğüm bir rüya bu. bide rüyada bir yerden düşüyor gibi olup irkilerek uyanmak var. neyse onu buraya karıştırmayayım :D

Benzer rüyaları ben de cok goruyorum ve uykuda diş sıkma/gıcırdatma problemim var. Bununla alakalı olabilecegini dusunuyorum.

ben dişerimin kırılmasından/dökülmesinden vs. çok korkarım. en büyük fobilerimden birisidir. bu yüzden çok sık dediğin rüyalardan görüyorum. belki senin böyle bir fobin yok ama stresli uyuduğun zamanlarda dişlerini istemeden sıkıyor olabilirsin. ve bu da rüyana yansıyor olabilir.

sanırım metro'da büyükçe bir pakette böyle bir karışım vardı. tam saydıklarınız olmazsa bile içinde çoğu ve daha farklıları vardır.

Türlü:
Fasulye, Biber Kırmızı Küp, Brokoli, Mısır, Soğan Küp, Havuç Küp
Sebze karışımı:
Karnabahar, Brokoli, Bezelye, Havuç Küp, Patates Küp, Mısır şeklinde satılıyor,diger sebzelerde tek tek dondurulmuş olarak satılıyor

iglonun vardı. havuç, brokoli,karnıbahar sanırım.

içinde tam olarak yazdıklarının hepsi varmı emin değilim ama macrocenter'da buna benzer birşey vardı.

torture level: 500T

sabah 7.15'te çıkıp 8de işte olurusn. akşam 6.15'te çıkıp 7.40ta evde olursun.

mimaroba'da oturup tuzla'da çalışanları da gördü bu gözler...

3. Pendik'te oturup 4 Levent te oturan versiyonuyum. Alıştım belki de.

tuzladan 500T ile gelen var, bana göre işkence seviyesi 7/8 aralığında

Araba kullanmayacaksan bence o kadar da kotu degil

@fakyoras, yeminle 45 dakkada işe gidilceğini sanmıyorum ya? nasıl gidilir o kadar kısa sürede?

Her gün min. 2 saatini yolda geçirirsin. Servis varsa, sabah uyku akşam dizi izleyerek doldurabilirsin zamanını.

Ha bir de alışkanlık yapar. Bir arkadaşımı zorla Osmanbey'e taşıttık. 1 senesi dolmadan geri taşınmaya karar verdi, ahaha :)

trafiğe göre 8-8.20 arasında değişiyordu. ben de o civarlarda oturuyorum, gidiş gelişim böyleydi geçen yıl.

metro'ya yakın oturuluyorsa;

bostancı metro > ayrılık çeşmesi'nden marmaray aktarması > yenikapı'da inilip taksim metrosu'na binmece.

salih necar'ı devlet açıkladı saldırıdan hemen sonra hatta ailesini vs vs bile söylediler. sonra ailesi yalanlama yaptı bizim ailemizde 92 doğumlu salih necar diye biri yok dedi.

sonrasında tak eylemi üstlenerek abdulbaki sönmez'in ismini verdi. saldırıyı yapan da bu bilgilere göre tak'ın açıkladığı kişi.

Ya o da enteresan necar soyadlı 1 aile mi varmış. Bu da bana saçma geliyor da, oğulları ölmese neden taziye çadırı kursun vandakiler, çok saçma pff.

necar soyadlı bir aile yoktur tabi de devlet ailenin tüm seceresini açıkladı, hatta suriye istihbaratında çalıştıklarını vs söyledi. yani necar isimli herhangi bir aile değildi işaret edilen, nokta atışı "şunun şunun oğlu,çocuğu" şeklinde açıkladılar.

üstlenilen eylemlerde genelde yanlış bilgi verilmez.

katılıyorum, bence de tak üyesi yapmış. Teşekkürler.

En son soyle bir sey diyorlardi. Bu kisiyi parmak iziyle tespit etmisler. Salih necar diye sahte bir kimlikle suriyeden giris yapiyor sanirim, orada da parmak izi alip boyle kaydediyorlar. Beyan uzerine kayit yani. Sonra aile cikinca dna teshisi icin ornek aldilar. Yani ikisi ayni kisi olabilirmis.

Sicak suya batir dostum.kurudugundan emin olmadan fisi prize sokma

sıcak suda eritip her hangi bir yaglı bezle silerek temizlenir o bişey kalmaz.

Bebe yagi turu bisiyle olur herhalde

sir ağda bantları satılıyor ya onların içinde temizleme mendilleri var. yağlı. ince temizliği onlarla yapabilirsin.

sir suyla çıkmaz yağ ile temizlenir

gelecek zaman

takdir i ilahi.

Basliginda yazan kelime o kadar urkutucu ki daha duyuruyu acarken icimden dua etmeye basladim. Kim hastaysa sifa bulsun diye...

Bazen insanlardan nefret ediyorum.

Sigarayi azaltin bari.

hiç belli olmaz. ailende başka kanserden vefat eden olduysa risk daha fazla.

yarın.

40-45 arası nanaykentte dubleksi çekersin.

Kanser degil de kalpten gidersin haci 50lerinde.

kafana sık

10 paket/yıl demişti bir doktor arkadaş. yani 10 paket içiyosan 1 yıl. 5 paket içiyorsan 2 yıl gibi. tabii ki kesin değil ama bir yaklaşım olarak söyledi bunu.

valla olmek kolay da, olememek daha zor. o kadar sigara icip hastalanmak, aci cekerek olememek daha kotu. hepimiz olecegiz ama, sigara icmeyerek en azindan yasam kaliten bir tik daha iyi olabilir. nefes alamamak koah vs.

twitter.com

iksv, biletix.

Salt online, İstanbul Art news, bilgitiyatro, tiyatro guide, mybilet, sanatistanbulda, iş sanat, İstanbul art events, garaj İstanbul...

Aile hekimine gtseniz ve kan testi yaptırsaniz cok guzel olur. Belki tiroid veya b12 dusmustur. Vitaminlk degil de ilaclik olabilir.

Kan tahlili bence de. B12yi ust sinira yakin tutun diyorlae. Bi de d vitaminine baktirin, standart testlerde ona bakmiyorlar. Vucudunuzda eksik olmayan bir seyi vitaminle almanin bir anlami olmuyormus, o yuzden tahlil yaptirin bence oncwlikle.

uyku labaratuvarı öneririm. göğüs hastalıklarından gidiyorsun.

Kale

kale +1

kale ya da lokma

bir allahin kulu da sebebini yazmaz mi :) cok aciklayici cevaplar gercekten...

Kararsız kaldığınız durumlarda zomato'ya bakın. Yorumların genelinden anlıyorsunuz çoğu şeyi.

Ben hep yung diye duydum. Eğer İngilizler garip bir takıntı içine girmemişlerse (mesele heygıl diyorlar), bu şekildedir.

yung

özel isimler anadillerinde nasıl okunuyormuş diye bakmak için forvo şahane.
tr.forvo.com

adam isvicreli, yani isim almanca. dolayisiysa almanca telaffuz edilir, "yung" denir. hatta bir de ek bilgi, jung genc demektir.

ilk ben yazayım
(bkz: umca)

First defence, mis gibi.

gripamol iç.

ada çayı, bir çay kaşığı zencefil, 1 kaşık bal, bir çay kaşığı zerdeçal karıştır iç. ilaca gerek yok.

Hemen umca. Ben hastaligi hep oyle kovaladim. Hatta doktorun, bu saatten sonra kovalayamazsin dedigi hastaligi bile umca ile kovaladim. Hicbir zaman çay, çorba ise yaramadi bende.

bildğim kadarıyla az da olsa böbrek üstü bezlerden de hormon salgılanabiliyor bir ölçüde.
bi de şöyle bir şey var, bizim erkek kedi ameliyattan sonra bir süre daha kolumuza hallendi, yavaşça geçti. ama eve ameliyat olduktan nerdeyse 7-8 ay sonra gelen kediye bi tuhaf saldırmalar yaptı başta, sonra o da geçti.

Kisirlastirmadan hemen sonra kisir bir hayvana donusmuyorlar. Bir sure daha hormonlar salgilanmaya devam ediyor. Kediyi test, ultrason vb şeylerle strese sokmaniza gerek yok. Veterineriniz sizi rahatlatacak aciklamayi yapacaktir. Kizginlik olsa durmazdiniz, cevrenin tum erkek kedileri gece boyunca seranat yapardı.

@madarch cevap için teşekkürler öncelikle, rahatlatıcı oldu biraz. ama hiç sokak kedisi olmayan bir semtte 6. katta oturuyoruz, erkek kedi testini yapmamıza olanak yok bu yüzen :) dün gece de kendisi normalde uyuduğu saatlerde evin içinde gezinip bağırdı. yanına gidince kucağıma gelmek istiyor kucağıma alınca bağırmayı bırakıp gırlama ve uyuma moduna geçiyor. ama sonra yeniden evde dolanıp bağırmaya başlıyor. bir de diğer kedimde hiç böyle şeyler yok, o gayet normal, iyice işkillendim bu yüzden

umarım öyle parça falan kalmamıştır :/

ilgi istiyor olabilir mi acaba? bizim kısır erkek kedimizde bazen ilgi için garip sesler çıkarıyor ilgilenince susuyor. hatta sesi öyle garipki biri kediyi yan odada boğazlıyor sanıp koşa koşa yanına gidiyorum.

Her kedinin metabolizmasi farkli, ayni bizim gibi. Detaylarindan cok emin degilim ama sanirim bazi veterinerler insanlardaki gibi tup baglama seklinde kisirlastirma yapıyorlar. O zaman hormon salgilama devam ediyor. Kediler ayni anda kizginlik yaşamıyor. Aslinda ulkede mart ayinda kizginligin sebebi havalarin isinmasiyla ilgili. Kullandigimiz mamalar, evde surekli sicak ortamda olmalari vb. bir suru etken var. Kisacasi endiselenmeyin ama veterinere durumu anlatin.

4-5 gün sürer.
Bir geceden fazla hiçbir zaman yalnız kalmasın.
Kızgınlığı geçince mutlaka kısırlaştır, başka çaresi yok. Hafif sakinleştiriciler verildiğini duymuştum ama kötü bir fikir bence.

1 ya da 2 kereliğine hormon verebiliyor veterinerler, yatışsın diye ama fazla kullanımı kanser yapabildiği için çok istenen bir şey değil. ama bi 5 gün sürer. sonlara doğru üzülmekten çok delirmeye gidiyorsunuz.

En buyuk tehlike evden kaçması. Cok dikkatli olun bir an kapidan cikip gidebiliyorlar kizginlikta. Böyle bir tehlike varsa hormon kullanmak iyi olabilir. Sonrasinda hemen kisirlastirmak. Ev kedileri daha sik araliklarla kizginlik yasayabiliyor. Ciftlesmediklerinde onlar icin de iskence oluyor.

bırakınız sevişsin kütür kütür ya.

neden engelliyosunuz ki hayvanı?

Sevisince min 4 yavru olacak. Ilk dogumda yavrularin olme olasiligi daga fazla. Yavrulara saglikli buyudu diyelim evde. Yuva bulma isi hic kolay degil. Gittigi yuvadan 2 gun sonra alerjisi cikanlar sizi arayacak. Sokaga birakamazsiniz evdeki kedoyi. 15 yildan uzun yasayabilen kediler sokakta birkac yilda hastaliktan, soguktan, araba altinda kalarak, bir insanin tekmesiyle vs ölüyor. Bu nedenle sevismesin kedi.

(bkz: tenis raketi alırken dikkat edilmesi gerekenler)

ben bundan faydalanmıştım.

www.cayyolutenis.com

site benimdir bu arada

Evet başta raket almayabilirsin bende küçük çocuklara tenis öğretiyorum kursun raketlerinden kullanıyor bazıları. Daha sonra süreklilik sağlarsan hocanlada konuşup alabilirsin. Ben babolat markasını öneririm..

yayınlamak yasak diye biliyorum.

Ama birileri bi şekilde bunları bir araya getirmiş olmalı. internet yasak falan dinlemez ayrıca. eğer elinde olupta yasal yükümlülüğe girmek istemeyen varsa bana maille de ulaşabilir.

[email protected]

facebook'taki kpss tek tek gruplarına girip dosyalar bölümlerinde arayın.burda bulmanız imkansız

@racikandır Burada bilen birileri vardır diye umuyorum.

en mantıklısı.

kimsede olmaması bana garip geliyor. bu sınava on binlerce insan girdi.

ben matematikçiyim durumu şöyle anlatayım.
1.on binlerce giren insan burada olmak zorunda değildir (olasılık sorusu gibi düşün)
2.o giren insanlar da aynı senin gibi sorulara sahip değildir ( " " )

bana daha enteresan gelen şey hayatınla ilgili bir sınavda kendin araştırmak yerine başkalarını sorgulaman.

@rakicandır. bura haricinde onlarca forumda araştırdım, facebook ta da araştırdım, ben burdaki insanlara kızmadım ayrıca. demek istediğim soruların internette bulunamamasıyla alakalı. inan bana başkalarını sorguladığım falan yok.

dostum ben de yds,ales sorularını günler ve saatlerce aradım,en sonunda son iki senede çıkmış soruların bazılarını bulabildim. yani bu iki sınava giren toplam insan sayısını düşününce bir yerde olması gerekir diye düşünüyorsun ama cidden olmayabiliyor. en iyi ihtimalle bu sınavlara giren birisini bulup hesabına girip soruları indirmeyi dene. burası o soruları aramak için çok yanlış bir yer özetle

Bir iki yaşında erkek kediler öyle olur, dişilerin kafa aşırı büyümez.
Norveç kedisi filan değilse, dediğim gibi, erkek kedi.

genelde erkek kedilerin kafaları dişilere göre daha büyüktür.

ben fare yiyenlerin kafasi buyuyormus diye birsey duymustum, ne kadar dogrudur bilemem.

erkek sarman kediler :d

erkek kediler genelde koca kafalı ve dişilere nazaran sayıca az olur. kuyruğun altındaki sarımsaktan anlaşılabilir dişi/erkek olduğu.

Kedinin kafa sekli cinsine gore degisiyor. Benim kedi erkek olmasina ragmen minicik ve ucgen suratli, mahalledeki disi kedinin kafasi kocaman ve yuvarlak. Cinsiyetten ziyade kedinin cinsi daha onemli sanirim. Sokak kedileri kirma olduklari icin cesit cesit irk ozelliklerini gormek mumkun.

Bir de benim kedi british-bengal kirmasi kafasi kucucuk ama vucudu devasa buyuk tipe baksan normal tekir mesela. Kafasi vucudunun 1/50'si filan sanirim.

Ankara'daki komsumuzun sarman kedisi daha da buyuktu ki o da sokak kedisiydi.

Bengal kirmalari genelde buyuk irk oluyor ama yavruyken anlamak sokak kedisinde cok zor, biraz sans isi. Ne cikarsa artik.

asansör

güzel bir gülüş, ve tüm kapıları açabilecek seviyede ağzın laf yapması...

kahve.

Güzellik / yakışıklılık

Yürüyen merdiven. Bence yüzyılın icadı.

Makineler. Özellikle çamaşır, bulaşık ve saç kurutma makineleri.

internet.... hatta tek başına google

işini bilerek, severek yapan insanlar.

telefon, tablet, vs gibi mobil cihazlar ve uygulamalar.

Rondo , düdüklü tencere

soyulmuş, kesilmiş soğan.
superfresh yapıyor hani:)

kahve+1, internet, mikrodalga fırın.

Vida

Kesinlikle sütyen değil onu bi söyliyimde. Kim icat ettiyse yazıklar olsun...

vileda, 1000 yilin icadi

wd 40

sarımsak ezme aleti

Ben de ekleyeyim bir şey madem.
smallpdf.com'dur benim için. Çok işime yarıyor meret.

Vpn.

para

Anana bacına tecavüz etseler yine böyle düşünür müydün?

tecavuz ne kı, daha da neler neler yapılsın o. cocuklarına dıye dusunuyorum bır bılsen.
haa tahmin edemeyeceğin kadar iyi eğitimliyim merak etme..

Diğer arkadaşların ve benim yıllardır söylediğim gibi , şüphelinin suçu kesinlikle ıspatlanırsa cezası İDAM olmalıdır.

fakat

Türkiye'yi geçtim dünyanın hiçbir yerinde ucunda ölüm olan bir yargılama sisteminde tamamen dürüstlük ve adaletten söz edilemeyeceğinden idam cezası yine üzerine itiraf atılan suçsuzlara verilecektir.

iki ucu boklu değnek (bkz: afedersiniz)

Eğitimli kardeşlerim sizi şöyle İran'a doğru alalım

hukuk devletinin ne olduğundan habersiz ceza hukukunun c'sini bilmeyen ama kendini ceza hukuku prof'u zanneden yaklaşık 60 milyon insan var ülkede. kişiler kanunda yazılan şekillerde devlet tarafından cezalandırılmalıdır. cezalandırma yaptırımı yalnızca devlete aittir. sizin bahsettiğiniz kısas öc alma vs yöntemler ilkel cezalandırma yöntemleri olarak geçer. suç işleyenin cezasını sıradan vatandaşlar kesse nasıl bir karmaşanın olacağından zerre haberiniz yok. tecavüz edeni öldürmek işkence çektirmek çok insancıl gerçekten. cidden eğitimsiz bilgisi olmadan her konuda fikir yürüten kara cahillersiniz.

ulkedeki en buyuk problem aynisini anana bacina yapsalar deme esigi. aynisini anana bacina yapsalar denince butun problemler cozuluyor.

egitimsiz olduguma inanmiyorum acikcasi. yani eger mevzu acikogretim disinda lisans ve yuksek lisansa sahip olmaksa nacizane birkac uni diplomasina sahibim.

simdi ben bunu niye yazdim.

o tecavuzculerin sadece 1 defa tecavuz edilerek cezalandirilmasina kesinlikle karsiyim. tecavuz ettigi kimsenin tum aile eşrafinin ve eş dost tanidiklarinin sucluya tecavuz etmesi gerektigini dusunuyorum...

(bkz: hapishane tecavüz timi/@otisabi)

evet kafayı yemişler, millete görev vereceklerine mideleri kaldırıyorsa kalksın kendileri tecavüz etsin madem. tecavüzün nasıl bir şey olduğunu düşünüyorsunuz bilmiyorum ama öfkelendim şu herife tecavüz edeyim en iyisi diye bir şey olamaz. eğer bunu içi kaldırabilecek, mantıklı bulacak ve eyleme koyacak boyuttaysanız zaten siz de bir tecavüzcü oluyorsunuz.

işin boktanı 8 yıl boyunca cinsel suçlularla çalışmış olan biri olarak bir çoğunun çocuklukta cinsel istismara uğradığını görmek.tabii sadece çocukluk tacizi değil, ihmal ve farklı istismalar ve yanlış ebeveyn tutumları da hak getire. bu hastalıklı tecavüz fantazileriyle kendinizi paralayacağınıza, çocukları korumak, iyi ebeveynler olmak, ihmal edilen çocuklar için gönüllü çalışmalara katılmak, devleti bu konularda daha çok çalışması için baskılamak (yuvaların denetimi vesaire) çok daha gerçekçi ve güzel bir uğraş olur.

yalniz otisabi muthis yazmis. muthis ayar vermis.

haklisin. kimse neden boyle demiyor. herkes ortacag kafasinda.

Geçen sene gaspa uğramış, Türkiye'deki her kadın kadar risk altında yaşayan, belki de yarın bir gün tecavüze uğrayacak ve travma geçirecek bir kadın olarak, "üstünden tüm millet geçsin" gibi fikirlerin, yanlışın üstünü başka bir yanlışla örtmeye çalışmak olduğunu düşünüyorum. Birçok çalışma ceza düşük bir eşiği aştığı ve kişiye yük gelmeye başladığı anda cezanın caydırıcılığının artmadığını, önleyici özelliğinin kalmadığını ve cezanın suçluların aklına ancak yakalandıktan sonra geldiğini, suçu işlerken hiç cezayı düşünmediklerini gösteriyor. Nasıl ki kopya çeken öğrenci yakalanınca kendini suçlu hissediyor, benzer psikolojinin diğer suçlar için de yaşandığını gösteriyor. Adama 3 yıl hapis, 10 yıl hapis, 20 yıl hapis, idam gibi rakamların hepsi aynı etkiyi yaratıyor ve caydırıcılığı yok. Hatta cezayı arttırmanın suçu da arttırdığını söyleyen çalışmalar var. Çok büyük cezalara karşı insanlar hissizleşiyor. Cezayı köklemek çözüm değil.

Kaldı ki ceza köklense bile şu anda hukuk sistemi işlemiyor, bunun işlerliğinin sağlanması da tek adımda yapılacak bir şey değil. Bu da bugünden yarına olacak bir şey değil, dönüşümle olabilecek bir şey. "Bu sağlanana kadar ortalıkta rahat gezsin" de demiyorum ama bir laf vardır "Allah'ın terazisi ben miyim? Kimim de karar veriyorum" diye, karşılaştırmalı hukuk, vb. bilmiyorsak Allah'ın terazisi değiliz. Biz hangi cezanın uygun olduğuna neye dayanarak karar verebiliriz? Tüm suçların cezası arasında bir oran-orantı olması gerek, bu da derin çalışma isteyen bir şey. İntikam ateşi ve kinle karar verilebilecek konular değil. İçgüdülerimize kalsa hepimiz parçalarız o adamı.Herkes bir noktada gebertilsin ister. İçgüdülerimize kalmasın diye hukuk var. "Adam pipisinden asılsın" yerine, "Hukuk sistemi çalışsın" kısmını ısrarla ve çeşitli şekillerde daha işlerli, daha genele uygulanabilir. Şurada minicik sitede bir kullanıcı için bir kişi "Adamsanız, 10 saniye tutmazsınız" derken, aynı kullanıcı için başkası "Ne yapmış ki, ama siz de buluttan nem kapıyorsunuz" diyor ve 5-10 TL'ye yenilenebilecek bir üyelik için bir haftaya yakın, belki daha fazla tartıştığımız oluyor; herhangi bir suçluya kişisel olarak verilmek istenen cezanın yelpazesinin genişliğini ne kadar büyük, karara varma süresi ne kadar uzun olacaktır. Suçlar ve cezalar orantılı ise, bu ceza diğer tüm suçların da cezalarının güncellenmesini gerektirir. Bunlar gerekiyorsa ve işlerliği kalmadıysa güncellenir tabii ki ama bunun biraz da stabil bir şey olması gerek.

Kaldı ki bana tecavüz edilse, adamın 3 yıl alması ile 10 yıl alması ya da pipisinin kesilmesi arasında bir fark yok benim için. Ben tecavüze uğramış olur muyum, olurum; gerisinde ne yapılsa zaman geri döndürülemez. Cezalandırma sistemini köklemek yerine önleyici çalışmalara kafa yorsak belki daha kısa zamanda güzel bir çözüm bulabiliriz. Ünlü Kırık Cam Teorisi vardı, bir yer ne kadar dökük saçıksa, o mahallede kırık cam ne kadar çoksa, o kadar suç vardır derdi ve çözümü camları değiştirmek gibi çok basit bir şeyde bulup başarılı oldu bir kısım kentler. Gerçi, bu teori sonradan çürütüldü bol bol, başarısının 80'lerin ve belirli bölgelerin kriterlerini yansıttığı, bu zamanın ve başka yerlerin dinamiklerinin ve motivasyonlarının daha farklı olduğu bulundu. Belki bizim çözümümüz de böyle basit bir şeyden geçiyor. Belki de basit değil, çok baskılı bir toplumda çok zor bir çözüm arıyoruz. Sonuçta, her tecavüz vakasından sonra "Asalım keselim" diyen milyon kişi varken, çözüm bulmaya çalışan az kişi oluyor. "Tepemizdekiler böyleyken, cemaat ne yapsın", "Hukuk sistemi ceza vermediği için azdılar" demek ya da Facebook'ta "İşte, tecavüzün yoğun olduğu yerler" haritası paylaşmak çok daha yapıcı ve çözüm odaklı. En azından çözüm ararken etrafındaki kısıtları hatırlatıyor ve bu da bir başlangıç. "Çerçeve buysa ne yapılabilir" için fena da bir başlangıç olmasa gerek. Tabii ki cezayı da konuşmak gerek ama enerjinin asıl kısmı önleyiciliğe gitmedikten sonra, çözüm süresini uzatıyor. Belki on milyon kişi bu konuda dolu veya boş bir şeyler gevelese, belki on milyon birinci kişiden düzgün bir çözüm önerisi çıkacak. Belki bulunan çözüm sadece kadın tecavüzlerini değil, pedofiliyi de azaltacak; daha genelleştirilebilir olacak.

bence de.
götüne kazık soksunlar. sonra da asarak öldürülsün.
bir de yakılsın.

böylece kadınlara tecavüz bitsin.

--- spoiler ---

Ejderha Dövmeli Kız filminde Lisbeth, kendisine tecavüz eden sosyal görevlinin makatına vibratör sokarak intikam alıyordu, tabi başka şeyler de vardı yanında.

--- spoiler ---

"Tam olarak yaptığı şeyin ne olduğunu anlasın" düşüncesi. Benim de bazen aklımdan tecavüz mağdurlarının tecavüzcülere yukarıdaki filmdeki şeyi yapmaları fikri geçer. Bilemiyorum, derin konu.

making a murderer izledim, bitirdim ve hayatimda izledigim en guzel seylerden biriydi fakat bu bir dizi degil ki! 10 yildan uzun surede cekilmis tamamen gercek goruntulerden olusan ve kurgusu harika bir belgesel.

@ocaan, biliyorum canım dizi olmadığını, ama türkçe olarak bulamadım işte. merak ediyorum ama ingilizcem yetmeyebilir diye çekiniyorum.
@darth gogo, bunun ilk bölümünü izledim ama devam edesim gelmedi.

altyazıları bekle ama biraz uzun zaman alacak çevirisi gibi duruyor.

Soldaki demode

İkisi de wayfarerler çok moda olmadan meşhurdu. Nereden buluyonuz böyle şeyleri?

Soldaki babane gözlüğü gibi ama sağdaki gibi apaçi gözlüğüyle takılacağıma(evet rayban) soldaki babane gözlüğünü tercih ederim.

Ben hangisi daha az çirkin ona karar veremedim.

1

soldaki

yakın zamanda gözlük aldım. soldakini çok gösterdiler moda diyerek. hatta Akil Hoca'nın şu gözlükleri media.sinematurk.com çok modaymış(üst tarafı koyu alt tarafı açık renk olan çerçeve).
ama yine de soldaki daha çirkin.

bence birincisi demode.

senin ki güzel hacı kız arkadaşını ki demode.

Soldaki güzel sağdaki berbat.

@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim

benimki rayban olan ama lacivert renklisi.

sol tarafta duran demode

Ben içme suyumun içine koyuyorum. Sürahiye bir çubuk atmam yetiyor. Ertesi gün de bulaşık makinesine atıyorum :D

suya atar kimileri. benim midemi bulandırdı bi süre sonra ama şeker ihtiyacını azaltıyor.

hatta kimileri yoğurda tarçın serpip yer.

mumları da dekore ediyorlar çubuk tarçınla. dekoratif kullanımları da var.

ama yiyemezsin maalesef. yani bence yeme :D

likör yaparken karanfil ile birlikte içine atıyorum. filtre kahve yaparken küçük bir parça kırıp kağıt filtrenin içine koyuyorum.

Çay demlerken bir çubuk tarçını demliğe at. Çok hoş oluyor.

Ben de ıhlamur ile kullanıyorum. Demlerken degil ama. Soğuk suyun içine at ve kaynat, sonra ıhlamuru demle... aroması çok daha iyi çıkıyor...

yirmisantim +1
başka türlü çay içemiyorum artık.

bu arada çabuk tarçın diye okudum. oaa böyle bişey mi varmış diye googleda arattım.
2 dakikada tarçınınız hazır! :)

Dilim elma üzerine toz tarçın. Üf!

ben de hep çayda karanfille birlikte kullanıyorum.
aynı zamanda süt kaynatırken de içine koyabilirsin. daha bi dolu şey koyaraz chai tea latte yapıyorum ben bir de. (muskat, kakule, çubuk tarçın, karanfil)

Genelde iki yerde kullanıyorum, bazen filtre kahve yaparken eser miktarda parçalayıP filtreye atıyorum, diğeri ise fırında şekersiz kabak tatlısı yaparken fırın poşetinin içine sallıyorum parçalayıp.

Filtre kahveye atıyorum. Bizim şirkette yapılan zifti biraz içileilir hale getiriyor.

tarçından normalde nefret ederim.
sadece sıcak şarap yaparken kullanıyorum, sadece o zaman seviyorum.

ofisi elektrikli ısıtıcıyla ısıtıyorum, ısıtıcının önüne de kola kutusu bağlamıştım içine koyduğum suyla oda nemlensin diye. işi biten çubuğu o suyun içine attım ofis iki gündür mis gibi tarçın kokuyor :)

kozyatağı carrefourda mesela ataşehir belediyesinin kutuları var onlara atabilirsiniz. novada da görmüştüm, sultanbeyli'de de belediyenin böyle organizasyonları vardır belki.

Derviş Baba olarak ikinci el kıyafetleri derleyip ihtiyacı olan ailelere ulaştırıyoruz. dilerseniz bir perşembe toplantımıza siz de katılın, Kadıköy'de oluyor.

En yakın barınaklara ya da bu soğuk havalarda yuva yapmaya çalışan insanlara verebilirsiniz sıcak tutması için

Beşiktaş belediyesinin Dost Eller organizasyonu var. (bkz: )eksisozluk.com

bu tarz davranışların çoğu ergenlik döneminde denenir ve tekrarlanmamak üzere terk edilir, soğuyacak bir şey yok bence.

Benim açımdan bi güven sarsılması olur.. 16-17 yaşımızdayken böyle şeyleri yapan bir iki arkadaşım vardı, hala pek emin olamam bir terslik yaparlar mı diye..

red g +1, maksat adrenalin.

İlkokulda değil, lisedeler. Öyle olayların farkında olmama gibi bir durup olmadığı gibi gayet nitelikli hırsızlık var. Hiçbir şekilde normal değil. Elbette güvenim sarsılır. Kaybolan şeylerde onlardan şüphelenirim.

nawar, bu oyle malimi calarlar gibi biseyden ziyade akli keserken bunlari yapan, yalan da soyler, hakka da girer gibi dusunceler.

çoğunun tek başınayken bu hırsızlıkları yapacağını sanmam. grup etkisi denen bir şey var ve ergenlikte bu durum aşırı güçlü. bir de yatılı olduklarından bahsediyorsunuz. benim de lisede arkadaş grubum yapardı böyle şeyler, ben pek karışmadım çünkü çok heyecanlı ve biraz da korkaktım. cezalandırılma korkum da onlara göre çok daha yüksekti sanırım. şimdi hepsi işinde gücünde gayet düzgün insanlar. benden farkları ne diye baktığımda sadece daha girişimci ve cesur insanlar oldular. hiçbiri it kopuk, insanların kötülüğünü isteyen , antisosyal tipler değil.
ama öyle bir grup da var. ve genelde onların aile öyküsü çok daha feci olduğu ve imkanları da kısıtlı olduğu için çok daha erken yaşta uyumsuz davranışları çıkıyor ve koruyucu önlemler ve destekler olmadığından maalesef hep o fazda kalıyorlar.

üniversitede böyle şeyler yapan arkadaşlarım vardı. zevk için yapmazdı. bazıları okuldan kitap bazıları marketten tavuk vs. fakir değillerdi ama zengin de değillerdi. gayet güvendiğim kişiler. her şeyimi de emanet bırakabilirim.

ne var ki bunda. bizim lisede de millet çalıyordu. ben de marketten arkadaşlarla az bira çalmadım. ergenliğin doğal getirisidir bu.

Ergenlikte grup etkisiyle normalde o yaşta da yapılmayacak davranışlar sergilenebilir. Takılma o kadar.

concerta'dır muhtemelen yazdığı. çerez gibi içiliyor. ben de alıyorum, fark ediyor ama zaten kimyasal bir sorun yoksa, yani dersi sevmiyorsa içinden gelerek çözüm olmaz.

zaten kim dersi sever ki

@Passion Yani yararli olur kullanmasi,cok cabuk sıkılıyor o yuzden dikkati cabuk dagiliyor ya da tam tersi :)

O zaman paniklemeyim alayim ilac.

denemekten zarar gelmez diye düşünüyorum. başka arkadaşlar da deneyimlerini paylaşacaktır. eğer ilaç oysa ekşideki başlığı da baya dolu. gerçi baktım o 91 liraymış, sizin ilacı bilmiyorum :) belki tıp sektörü ilerlemiştir :)

Ilaci artik kodla yazdiklari icin ismini bilmiyorum eczaciyada o anda soramadim.

yani ilaç ne olursa olsun bu tip ilaçlar sandığınızdan çok daha yaygın kullanılıyordur. ben faydasını görmüştüm, hala da görüyorum. ama yerimde duramayan bir adamdım, ileri derecede hiperaktiftim yani. ilaç sadece dizginlemeye, konsantre olmaya yardımcı.

sadece sizin bu şikayetiniz üzerine ilaç yazdıysa bence ilginç bir durum var. herkesin ilacı çerez gibi içiyor olması, basit bir konu olduğu anlamına gelmiyor. sonuçta reçetesiz içilmeyen bir ilaç. çocuğunuza testler vs uygulandı mı acaba, ya da belirli bir görüşme yapıldı mı?

ben çocuk yaşta dehb tanısı konmuş bir kişiyim. Bence çocuğunuzu mümkün olduğu kadar uzak tutun ilaçtan. öyle "bir deneyelim" diye kimyasallara atmayın çocuğunuzu bence. ELinizden geleni yapın,başka türlü çalıştırın, dikkatini geliştirmeye çalışın. Sevmiyorsa da sevmiyordur, ben de sınıfta oturmayı sevmiyordum, sınıfta dolanıyordum. Zar zor oturdum.

Çok mu normal şeyler insanların maruz kaldığı bu düzen? Çocuk sağlıklı olduğu için zorlanıyor bunlarda.

Bu konuda bildiklerimi söylemek sorumluluğunu hissediyorum, bu kadar yıl, yaşayarak tanıyınca durumu.

gayet konunun ilgi çekici olmamasından kaynaklanıyor da olabilir, çocuğa kimyasalı vermenin ne gibi faydası var anlamıyorum saman mı yetiştirioz gübre mi veriyorsunuz

herkesin öğrenme şekli aynı mı? insanları niye tektipleştiriyorsunuz, doğruyu yaptığını düşündüğünüz (sandığınız) insan profilini neden var nerden oluştu kafanızda ve neden inek öğrenci profili?

okuma testleri benzeri testler sart.

hakikaten dikkat bozukluguysa, ilacla epey yol alinabiliyor.

yalniz, mumkunse, cocuk ne yuttugunu bilmesin.

Bende ilac kullanmasi taraftari degilim ustelik rapor olmadan veremeyiz dediklerinde sok oldum hic bir sey soramadan ciktim.cunku yerinde duramayan surekli gerekli gereksiz konusan ne bileyim saygisiz bir cocuk degil ki.
Sadece dersler ilgisini cekmedigi icin unutuyor ve cok sıkılıyor.belki bunun icinde kullanmasi gereken bir ilactir dedim ama dedigim gibi tirstim.
Son sinavlari gozle gorulur sekilde yukseldi.

Spora gondercem yuzme veya boks,daha iyi olur belki.

EVet spor iyi olabilir. Bir de kitap okumak önemli.

@Neynep kitap okumayi sevdirmek icin elimden geleni yapiyorum onuda basarcam ins.
Spor ve kitap okumayla bu isi cozerim gibi geldi.

İlaçlar olmadan, kendi dengesini kurarak ilerlemesi en iyi ve tek başarılı yol,
Kitap okumayı sevmek de, kitap okuyan insanlar görerek oluyor, naçizane deneyimlerim bu yönde.
Spor ve kitap çok yardımcı olacaktır.

antipsikotikler şizofren olmayanlara da verilebilir. ağır depresyonlarda, bipolar bozuklukta, madde bağımlılığı tedavisinde filan mesela

veriliyor, panik atak, bipolar bozukluk hastaları kullanıyor.

şizofreni için verilme ihtimali bir başka tanı için verilme ihtimalinden düşüktür.

şizofreni diye bir hastalık yok.

şizofreni bir spektrumdur, gokkusagı gibi.

kiminde kimi semptomlar olur kiminde olmaz.

o açıdan bu spektrumda olmayanlara da verilmesi caizdir.

uyku bozukluklarında reçete edildiğini görmüştüm

lan olm cedrina nın şizofren ilacı olduğunu nerden çıkardın? psikiyatri ilaçlarından sual olunmaz, uykusuzluk çeken biri için bile doktor bu ilacı yazabilir.bu birazda doktorun mesleki insiyatifi. bu ilaç şizofrenide de kullanılabiliyor diye şizofreni ilacı değil. arkadaşında çok muhtemel şizofren değil.sakin ol.

verilir,problem yapmayin yani endiselenmeyin.soyle bir sey dusun.agri kesiciler nasil bir cok alanda kullaniliyorsa o ilaclarda oyle.

dexter'la bi ilgisi var mı acaba?

dexter

Dexter da geçiyor o olay

net olarak söylüyorum dexter.

@yorke açıkladı "katil olan oliver saxon. dexter'ın manevi oğlu gibi gördüğü kişiyinin beynini çıkarıp yolluyo. oliver aynı zamanda dexter'ın da manevi annesi gibi olan evelyn vogel'in öz oğlu"
ben de evin resmini ekleyim bari
darklydexter.com
hepinize ilginiz için çok teşekkür ederim. anama babama sorasm bu kadar ilgilenmezlerdi :)

ytü kampüsü var mesela eski taş binalar var bir de yeni yapılan sikko binalar var.. ben dedim mimar arkadaşa ya 50 metre yanında ne güzel taş bina var neden aynı mimaride yapmıyorsunuz dedim.. çok mu tutuyor? dedim.. her bina kendi dönemini yansıtır dedi eleman..

yazıyı bilmiyorum ama maddi kaygılar kısmı doğru, restorasyon alanım değil ama ciddi bir yatırım olduğunu biliyorum. maddiyattan kaçılmasının sebebi de bilinçsizlik elbette. yoksa yapı nitelikli ise hiçbir aklı başında ve başka çıkarları olmayan mimar yıkımını ve yeniden yapımını onaylamaz.

yukarıdaki arkadaşın bahsettiği olay ise farklı bir durum. yeni yapılan bina sikko olmak durumunda değil, mimarın ve işverenin bok yemesidir o. yoksa gidip bu zamanda selçuklu mimarisiyle, barokla tasarım yapmanın anlamı tabii ki yok. yapılırsa ortaya malum saray veya demirören avm çıkar zaten.

Benim soruya bir cevabim yok ama dayanamadim @gmzo, eski binalarin, demirorenin nesi var ya, viyananin mimarisi falan gibi olsa gunumuzde de her yer, ne guzel olur bence. Yuksek tavanli, genis kapili falan. Yeni binalar sux

restorasyon uzmanıyım, uzun uzun anlatacak vaktim yok ama kabaca @dedim'in arkadaşı ve @gmzo son paragraf +1
ek olarak, eskiyi birerbir kopyalamak taklitçilik olduğundan hoş karşılanmaz.

Isvicre zurih'te yeni tek bir bina yok, hepsi restore edilmis. Tek bir top atisi almadiklari icin de sehir yapisi korunmus, zaten duzgun is cikarmislar.

Bence dandik yapilasma ve rant ile alakalidir, kesin bilgi degil.

Cunku evet, her yapi kendi donemini yansitmalidir.

Yani simdi gidip art nouveau binalari cok guzel kopyalayabiliriz ama ortaya en fazla tarlabasindaki gibi betonarme uzerine firil firil dekore edilmis ucubik kopyalar cikar iste. Ha, oturup tas ustasi yetistirelim, sonra kolon-kiris yerine sifirdan yigma yapi insa edelim. iyi guzel de neden kardesim? 5-6 metreden fazla aciklik gecemiyorsun malzemenin getirdigi sinirlamalar nedeniyle. Sirf "yaptik guzel oldu heee" kafasiyla mimari urun ortaya koyamazsin, sonucta insan yasayacak/calisacak icinde, islemek zorunda tasarladigin sey. Ha, mesela soyle cagdas ornekler de var:

www.e-architect.co.uk

Bu da bok gibi mesela. Kisin hayvan gibi buz sarkitlari oluyor o catidan asagi bakan. Icerisinin plani filan zaten berbat.

Tamam, atiyorum 17. yuzyil yapilari guzel, o zaman hepsini onun gibi yapalim? O zaman bence de Mozart besteleri guzel, niye elektro gitarla yeni sarki besteliyoruz ki? Hep Mozart sarkilarini yorumlayalim, remixleyelim filan yani.

edit: bu arad bir karisiklik var, restorasyondan mi bahsediyoruz, yeni yapidan mi? yoksa eski yapinin yanina yapilan eklenti mi? eski yapinin yanina/yakinina da yapilsa eskiyi taklit etmek yanlistir. yeni ile eski arasindaki uyum cok baska bir tartisma konusu.

@yuzır arkadaşım, senin viyana mimarisi diye adlandırdığın şey mevcut yapıların korunmasıyla ortaya çıkan şey. demirören avm sonradan taklitle yapıldı, tarihi bina filan korunmadı yani.

Eskiden küçük bir azınlık apartman/bina yapabiliyorken çoğunluk daha köhne evlerde oturuyordu. şimdi orta sınıfa uygun binalar yapılıyor çoğunluk.
tabi ki estetik kaygıdan çok maliyet düşünülerek yapılıyor.

zengin azınlık gene mimari şaheserler yaratabilir.

bunun dışında şehircilik belediyelerin imar planına kalmış durumda. tabi bu imar planları da mimarlar şehir planlamacıları vs. ile değil köylü kurnazı siyasetten bir yerlere kapağı atmış rantçı arkadaşlar tarafından yapılıyor.

dön de bir belediye başkanlarına bir bakıver.

istanbulun oy uğrana nasıl gece kondu doldurulduğu ise ayrı bir şey. ucuz iş gücü ve inşaat malzemecilerinin rantları için buna göz yumulmuş tapu dağıtarak bu oya çevrilmiş. dün köyde kerpiç duvarı sıvayamayan insanlar 3 kuruşa kapattıkları bu arsalar sayesinde büyük müteahhitler iş adamları oldu.

ülke 50-60 yıldır inşaat üzerine yürüyor. uzun süredir avrupa'nın en çok çimento üreten ülkesiyiz.

neyse kısaca evet para.

işin içinde büyük de bir rant var. apartman yıkılıp yenisi yapılıyor ve aynı alandan bilmem kaç tane fazla daire çıkmalı ki, müteahhit kar etsin. e araziler de eskisi gibi ucuz değil, git gide fiyatları artıyor, nüfus da geeeniş geniş alanlar için çok fazla arttı. sonuç 4 metreden 3 metrenin altına inen tavanlar, daracık odalar şu bu.

belki etrafındaki çıkarcı insanlardan farklı, saf bir arkadaşlığı olsun istiyordu.

Devilred in aynısını diyecektim.

Dürüst olacağını düşünmüştür ona karşı. Ne de olsa çıkarın veya zararın söz konusu değil.

cinsel çağrışımlara açık bir hikaye gibi görünüyor ama o tarz bir şey olmadığına göre kariyerine zarar vermeyecek birine içini dökmek istiyordur belki de. tanımadığımız insanlara kimseye anlatamadığımız şeyleri kolayca anlatırız ya, böyle bir durum olabilir. o yıllarda türkiye'nin en ünlü insanı olduğunu düşünürsek böyle bir ihtiyacı olması normal. ama seni neden seçti, neden iletişimi kesti gibi bilinmezler oldukça düzgün bir tahmin yürütmek zor.

seni vilyasina davet edip gazoz icirdigi oldu mu hic? aklima micheal jackson`un malikanesinde agirladigi sabiler geldi.

sesi tarkan'a benzeyen biriyle uzun zaman muhabbet etmiş gibisin gibime geldi.

o da bişey mi; kızılderililer saatlerce dağlan taşlan sohbet ediyorlar. adam seni normal insan saymış ve sohbet etmiş senle.

kendisine sor.

işletildiğimi düşünmüyorum. hem arkadaşımdan teyit aldım hem de ben aradığımda ulaşamazdım zaten. kadının biri çıkıp menajeri olduğunu söyleyip tarkan bey sizi arayacak diyordu. sonra tarkan gizli numaradan arıyordu. işletmek isteyen biri neden 3 ay boyunca hemen hemen her gün beni arayıp kimbilir kaç tl'lik fatura ödesin? üstelik özel hayatına dair çok fazla bilgi veriyordu.

lise arkadaşımı yıllar sonra facebook'tan bulunca ilk sorduğum şey tarkan muhabbeti oldu. o da izah etti. amcasının mı dayısının mı ne o zamanlar çalıştığı plak şirketiyle tarkan da çalışıyormuş o şekilde tanışmışlar. "şimdi görüşüyor musunuz?" dediğimde 3 yıldır görüşmediğini söyledi arkadaş. tarkan'ın başka plak şirketiyle çalışmaya başladığını o zamandan beri de diyaloglarının olmadığını söyledi. söylediğine göre arkadaşımın aranjör olan bir arkadaşının elinden tutmuş ve yardımcı olmuş.

Yakisikli ve baby-face isen hoslanmis olabilir.

Actifry, 1 yıldır kullanıyorum evde. Dünyadaki en güzel şey be

@mrvengeance peki actfry expres mi normali mi iyi airfrye denediniz mi ?

normali, airfry denemedim ama fresh patatesleri çok temiz kızartıyor. bizde feast kullanıyoruz, özellike ofiste hayat kurtarıyor

keza kestane ve irmik helvası bile yapıyoruz

@mrvengeance hocam o tarifleri anlatsana ya :)

Actifry büyük olandan var bende bir kiloluk mu neydi sanırım. Çok güzel az yağ falan ama çok uzun be hocam. Sadece patates kızartmasıyla beni doyurması için 2 parti falan gerekiyor her parti 35 dakika falan. Çoğu zaman üşeniyorum çoğu zaman vaktim olmuyor yapmıyorum yani o kadar uzun. Onun dışında memnunum ama temizlemesi dışında bir de malzeme kalitesiz gibi biraz aldığım hafta kapağı tutan küçük parça kırılmıştı. Belki de ben hayvanım bilmiyorum.

@Giovanni pipitto yok sen hayvan değilsin bir çok işi aynı şeyi söylemiş çok dandik diyorlar malzemesi. o değilde 1 kg patatesle harbiden doymuyormusun yoksa 1 kg patates almıyor mu alet? (dondurulmuş patateslerin bir paketi 1 kg ) ben onun yarısıyla doyuyorum da ona şaşırdım

Yani çoğu zaman bir kilogramlık paketi yediğimde doyurmadı ama kesti idare ederim bir süre düşüncesi oluyor. :)
Airfry nasıl acaba havalı falan diyordu sitesinde hoşuma gitti o da böyle yavaş mıdır?

@Giovanni pipitto evet o çok daha hızlıymış ama patatesleri daha kötü yapıyormuş youtube dan actifry vs airfry yazdım baktım. birde kapalı olması canımı sıktı yani çıkmayan yerleri kirlenebiliyormuş ( bezle temizleniyormuş kolayca) ama actfiry express alcam sanırım

bizde actifry 1,200 kiloluk var, biz 4 kişilik bir aileyiz, patates kızartınca ya da pilav yapınca bize yetmiyor yani. keşke 2 kg olsaymış diyoruz.
patatesler pişince büzüşüp kalıyor. bir de patatesleri kızartmak 35 dk sürüyor bence az değil.
ekspressi araştırın diycem de bu sefer patatesler hamur kalabilir, ondan korktum.
yani genel olarak actifry'dan memnunuz. tavsiye ederim. philips hakkında fikrim yok ama philips de kötü mal üretmez. arada fiyat farkı çoksa philips de alabilirsiniz.

aa tek ayı benim sanıyordum valla ben kardeşimle actifry'a 1,200 kg patates atıyorum yanına da tavuk falan yapmazsam mümkün değil doymuyoruz. hiç 1 kg patates yemiş gibi hissetmiyosun, patatesler incelip büzüşüyor kendinden geçiyor.

@biz de yeni kalkmistik aslında söylediğiniz mantıklı, siz hayvan değilsiniz üründe yağ olmadığı için haliyle doymak için çok yemek gerekiyor çünkü üründe yağ yok buda nerden baksan en az 500 gr fazla patatese eşit oluyor . ben normal 1,2 litrelik fritözde 250-500 gr yiyorsam bunda 1 kiloyu geçer

patates için alacaksanız almayın bence.

fırını 220 dereceye ayarlayıp, tepsiye yağlı kağıt serin. dondurulmuş patatesleri üzerine koyup 30-35 dakika pişirin, aynı şey oluyor.

tarağını mı değiştirseniz acaba.
son günlerde çok fazla çarpılıyorum, botlardan kazaktan filan herhalde diyordum ama bugün ben de kedilerimi çarpıyorum okşadıkça, hiç anlamadım niye.

soğuk ve nemli havalarda insanlar yada hayvanlar halıya, koltuğa sürtünmeler ve tarama yüzünden elektriklenebilir. siz de statik elektrikle yüklenebilirsiniz ve birbirinize dokunduğunuzda çarpılabilirsiniz.

sürtünmeli hareketlerden mümkün olduğunca kaçınmak, yün giymemek, yere, toprağa basmak basit çözümler ama öldürecek kadar çarpmaz sonuçta :)

Ben de benim kppegimin burnundan carpiliyorum. Tararken statik elektrik oluyor ondan galiba.

aynı dertten muzdaribim. kedim çok korkuyor. bazen ikimiz birden korkuyoruz. yazık lan.

Evde polar battaniye vs. bir şey var mı?

soğuğa alışkın olduklarından dirençliler gibime geliyor. kağıt toplayanlar falan da ince kıyafetle geziyorlar

Belediyeler bi kac gunluk misafirhaneye, spor salonuna filan topluyorlar sokakta yasayanlari boyle havalarda.

çok soğuk havalarda belediyeler genelde spor salonlarını vs sokakta kalanlara açıyor. ya da inşaatlara falan sığınıyorlar. evet normalden biraz daha soğuğa dayanıklı olabilirler ama dışarıda da kalırlarsa bu soğukta sağ çıkmayabilirler.
gerçi ölüyor da olabilirler, basın böyle şeyleri pek haber yapmaz.

bizde gidip kalabiliyor muyuz orada diyelim evsiz kaldık? lokasyon verin ankarada gidip kalıcam merak ettim. onuda yaşamak istiyorum. en son banklarda uyuyordum ben fakat rüzgar ve dondurucu soğuk neredeyse hipotermi yapacaktı beni sonra kalktım..

yorumlar bu tip insalnları küçümser gibi geldi (soğuğa alışık , alkol alıyolar flan)hepimiz bu duruma düşebiliriz hayat bu!..

aşağıda belli iller için misafirhane telefon noları var. Herkes bi el atarsa şu telefon numaralarına en azından şu soğuk birkaç günü atlatabilseler...

www.facebook.com

Sen onu bana sor;sabahları kalktığımda üşüdüğümü hissedip bir türlü ısınamamak,ayaklarını çekersin gelmez.etrafında yardım edecek kimse de yoktur.

Soğuğa bünyeleri daha alışkın. Bir de kağıt sarıyorlar vücutlarına mesela. Kağıt soğuğu, rüzgarı falan baya bir kesiyor.

benim tanıdığım bazı evsizler, psikolojik ndenlerle sokakta yaşıyor (mesela bi tanesi, yangında eşini ve bebeğini kaybetmiş memur bi adam, kapalı mekan fobisi oluşmuş, evlerde kalamıyor) bunun gibi akli sorunlar yaşayıp sokakta kalan insanlar var ve bu insanların eşi dostu tanıdığı var, zaten hep aynı yerlerde, muhitlerde takılıyorlar. bu insanların tanıdıkları onları arada sırada yokluyor banyo, traş vs. yaptırıyor. Sanırsam şu havalarda da yokluyorlardır.

hiç kimsesi olmayana belediye bakıyor kalanı başının çaresine bakıyor sanırım. mesela benim ailem Ankara tren garına yakın yaşıyor ve ben garın içinde (görece sıcak) görüyorum geceleri bazılarını.

kalamıyorlar, ölüyorlar.

Acı bir durum, elden birşey gelmiyor. çoğu vefat ediyor bence. kimsenin umrunda değiller çünkü. medya da yapılanlar göstermelik.

kızılay meydanında bir kış sabahı donmuş veya ölüm katılığı falan gelişmiş bir evsizi sallayarak ve yüzüne ensesine sıcak su dökerek ayıltmaya çalışan esnafı polislerin durdurup ambulans çağırdıklarını görmüştüm.

Adres:Barbaros Mahallesi Fesleğen Sokak No:7 Batı Ataşehir/İSTANBUL

Yakinindaki durak "dereyolu"

Bildiğim kadarıyka kadıköy'den kalkan 8A arkasındaki sokaklardan birinden geçiyor. İett'den bakabilirsiniz.

teşekkür ederim, çok makbule geçti cevaplarınız:)

atasehirde ulker sport arenanin oralarda.

Servis sağlayıcı uzaktan resetlemiştir modemi. Belki yazılımını yenilediler.

güncelleme olunca yapıyorlar onu, uydunette oluyor en azından. gerçi mesajla haber vermeleri gerekir ama.

modem eskiyse pili bitmiştir elektrikler falan kesildiyse resetlenmiştir belki.

ben memnunum,ciddi sorun yok. ancak abim psda online oyun oynarken sıkıntı yarattığını söylüyor.

Kopma olmadi iki senedir kocaeli izmit

valla ben o kadar da memnun değilim. pempiş bir tablo çizmeyeyim. modem çekmiyor. valla bak bildiğin çekmiyor popo kadar evde afedersin. 3 kere adamlar geldi, oynadılar ettiler bana mısın demedi. 95 m2 evde internetle köşe kapmaca oynuyoruz. benden para istediler bir de modemi değiştirmek için. hayır zaten kontrat yapmışım 2 sene bana kaktırdığın modeme veriyorum parasını 1 senedir daha ne parası? hem kendi adamları "bu modemler dandik yeaa" yapıyor hem de kendilerinden kaynalı arıza için benden para istiyorlar.

işte bu da böyle bir anımdı paylaşmak istedim...

modem çekmiyor, zaman zaman tamamen kesiliyor hat, teknik servisi geldik deyip arıza kaydını kapatıyor ama aslında gelmiyor filan. ben de çok memnun olduğumu söyleyemeyeceğim.

2 senede 2 kez kesilme oldu. Modem evin bazi koselerinden tam cekmiyor. Oncesinde smile adsl kullaniyodum ona gore biraz yavas. Esimin bilgisayarinda ise baya bi yavas internet. Yalniz sorun esimin bilgisayari da olabilir, diger aletlerde oyle bi yavaslik yok cunku

ultra memnunum.

@devilred
4440126'yı ararsan, seni yönlendirceklerdir; modemin ara yüzünden o sorununu halledebilirsin. 4-5 tıkla çözülecek bir şey modemin kablosuz sorunu. benimkisi üç oda öteden aynı şiddetle çekebiliyor zira.

fırında balık yap? lezzetli, zahmetli ve kokusuz.

çok uğraşmak istemiyorsan fırında ya da buğulama balık. uğraşırım dersen balık graten.

patates püresinin yanında köfte bile olur.
balık en iyisidir. meze gibi rakının yanında hiç bitmez.
pirzola iyi gidiyor.
şalgamı unutmayın.

ne guzel sofraymis o! balik+1 ama et de agir olmazdi aslinda. sonucta lapirt diye yenmeyecek. uzun uzun yenecek. porsiyonlar kucultulebilir ayrica. balik olursa salata da yapman lazim.

Biftek yapmak istiyorsan bütün halde alıp (örnek: www.bizimkasap.com ) tavada mühürleyip sonra fırında pişirebilirsin. Dinlendirip dilimleyip servis edersin. Püreyle süper olur.

karides güveç yapabilirsiniz, kalamar, börek filan.
ana yemeğe pek gerek kalmaz bence bunlar olunca.

bankadan bankaya erken odeme durumu degisiyor. eskiden erken odemek isteyince rakam dusmuyordu. sizinkisi daha erken donemde. muhtemelen hatri sayilir bir miktar dusecektir. burada alacaginiz yanitlarla ne kadar dusecegini ogrenemezsiniz. illa bankaniza sormaniz gerekir.
oradan alacaginiz yanita gore enpara faizine koydugunuzda ne olduguna dab akar, karsilastirirsiniz.

edit: tahminim erken odemede avantajiniz daha fazla olur.

kredi notun borclarindan etkilenir alacaklarindan degil, yani vadeli hesap notunu etkilemez ayrica bankalar borclarini birbiriyle paylassa da varlik bilgilerini birbirleriyle paylasmalari soz konusu degil.
kalan borcun da anapara odemeler toplamidir, bankalar ilk taksitleri yuksek faiz az anapara yaparlar ki bir an once faizleri toplasinlar. su linkten sen de olustur senin krediye yaklasik odeme planini. kalan anaparalari topla o kapama miktarin olcak (son taksitten bugune de ufak bi faiz tabi)

kredi-basvurusu.hesaplama.net

en paradan da getiri hesapla, kiyasla

Bankalar ödeme planına da bakarsan görebileceğin üzere ilk olarak faizini almaya çalışır. sonra ödemelerin ana parayı düşürür. Eğer ilk seneyi ödediysen geçmiş olsun geri kalanından zaten çok bir indirim olmaz. Ancak ilk aylarda erken kapatırsan faizin çoğu erken kapanır. ne kadar gecikirsen o kadar az faiz düşer. atıyorum 36 ay çekilmiş kredinin son senesi kalmışsa kapatmasanda olur zaten banka faizi çoktan hüpletmiştir.

@wolfware

'ilk olarak faizini almaya çalışır' gibi bir durum yok ama söylediğin kısmen doğru.

5 bin lira çektiysen mesela, ilk ay 5 bin liralık paranın 1 aylık faizini alır, bu miktarı taksit tutarından çıkarırsan kalan miktar kadar da ana paradan ödemiş olursun. ana para bir miktar düşeceğinden ikinci ay faiz tutarı da düşer. böylece her ay geçtikçe faiz tutarının azalıp ödenen ana paranın arttığını görürsün. yani bankanın kafasına göre 'ben önce faizi alayım da' diyebildiği bir sistem yok. toplam ana paranın aylık faizlerini alıyor.

elinizdeki kredi ödeme planına bakın. orada her ay ne kadar ana paradan, ne kadar faizden ödediğiniz yazar. kalan ödemeden kalan faizleri çıkarınca ortalama bi rakam çıkacaktır. yani kalan faizleri ödemeyeceksin. iki kere çektim, iki kere erken ödedim. sonuç buydu. 3-5 fark oluyor, ödediğin güne göre.

ilk aylar çoğunu faiz azını ana para olarak alıyor, ama gene de karın olacaktır.

@himmet dayi

anlattığın şey zaten benimde dediğim gibi. ilk faizini almaktan kastım ağırlıklı olarak faizini alması. yani 500 tl taksit ödüyorsan ilk ay anapara 150 faiz 350 tl gibi bişidir. diğer aylarda da anapara artar faiz düşer. ilk sene sonunda banka epey bir faizini almış olur

Arçelik ya da Beko. Yaklaşık 10 senedir canavar gibi çalışmakta. sadece ufak bir parça değişti o kadar. ama bugün yarın eli kulağındadır, bu da patlar.

valla arçelikte bir sakınca yok bence bir 10 yıl kullanmışızdır, taşınıp ihtiyaç olmayınca vermiştik. bir sonraki evde yine arçelik var. bir kere elektrik anahtarı değişti, kendisi gayet sağlam.

şık bir şey arıyorsanız gümüş satan yerlerde görmüştüm.

beyoğlundaki pasajlar da güzel şeyler oluyor.
kadıköyde de o tarz dükkanlar var.

@want2die

aynen teknikekip'in dediği gibi daha şık bişey arıyorum. ordakiler çok standart oluyor

her sey bi milyoncudan almistim, adile nasit baskili. bir ugrayip bakabilirsiniz.

Çiçeksepeti'nde şöyle bir şey var, kişiye özel yaptırılabiliyor. Vakit ve bütçe varsa bu olabilir: www.ciceksepeti.com

gratis te var
watsons ta da var

geçmiş olsun.

ilaçlı stent takılmasının uygun olduğuna ilişkin rapor alıp ödediğiniz tutarı gösterir makbuz/faturayı bir dilekçeyle sgk il müdürlüğü'ne verirseniz iade alabilirsiniz.

yani önce parayı ödemeniz sonra almanız mümkün ne yazık ki.

aslında ilaçlı stentin abartıldığı kadar bir olayı yok. babamın 4 tane stenti var ve bu işin biraz para amaçlı olduğunu anladık, tanıdık doktorların da böyle bir yorumu oldu. normal stent takıp, heyet raporuyla yazılan ilaçları kullanmak yeterliymiş. eğer alamayacaksanız da içiniz rahat olsun diye yazayım dedim.

ağladım :( bi arada olun da ne yediğiniz çok şey değil bence...

Fırında tavuğa şöyle güzel yoğurtlu salçalı sos yaparsın, yanına da salatadır mezedir bi süslersin sofrayı çiçek gibi yemek olur. Hem tavuk yılbaşının resmi yemeği değil mi ya :)

gayet de güzel olur. pilav da yap tavuk suyuna :) bi de birlikte neşeyle yemek yiyebildikten sonra ne yediğin çok mühim değil zaten.

Pilav yapmayi denemedim hic. Makarna yapsam yanina sarap marap. O zaman bana bide kurumayan posete tavuk tarifi verirseniz super olur. Kolay olsun ama 32 yasinda adamim neticede oyle cok girly bisey olmasin

ördek yap. ankara cagdas markette satiliyor...

o poşette tavukların çeşnisi de oluyor zaten, kurumuyor gayet güzel oluyor.
salata ve bir kaç mezeyle gayet güzel olur bence de.

Pilav yapma. Tavuk guzel o sekilde. Yanina bol meze ister yap ister al. Harika bir yilbasi iste. Seviselim mi?

tarif de vermişler aslında. yoğurtlu salçalı sos baharat maharat işte biraz sebze at poşete pişsin. öyle çok detaylı tarife de gerek yok netten bak farklı tariflere kafana göre doğaçlama takıl.

hiç dandik olmaz ama yok biraz havalı olsun dersen doldur bütün tavuğun içini iç pilavla ufff harika olur.

Pilava girme hiç.

Tarif: 2 kişi için 3-4 kaşık yoğurda 1 kaşık salçayı karıştırıp çırp güzelce. İçine hangi baharatları seviyorsan koy. Tavuk parçalarını bu sosun içinde biraz beklet. SOnra fırın tepsisine - tecihen borcam- tavuk parçalarını diz. üzerine kalan sosu dökmüyorum ben. Çok soslu oluyor. At onu sonra fırına. çiçek gibi oluyor. İyice piştiğinden emin olmadan alma ama fırından. Kızarsın üstü.

Pilava cidden gerek yok. HAvuşlu tarator yap, ne bileyim mevsim salatası yap. Fırında patates olur belki.

Tarif: Patatesleri ince yuvarlak dilimle. Baharat ve az zeytin yağıyla harmanlayıp fırına at.

Fırında tavuk yapacaksan çeşni, poşetin içine veya ayrı bir poşette brokoli, havuç, kabak ve patates de pişir. Güzel bir şarapla iyi gider. Pratik oluyor böyle.

@selci'nin tarifi de güzelmiş.

Benim tercihimse tavada biftek ve yanında sebze şeklinde olurdu. Birazcık daha paraya kıyıp bonfile veya külbastı alıp tavada 5 dakika da pişirebilirsin etleri.

@ruh 5 dakikada pisiyor mu hemen oyle kurumadan. Kulbasti falan da yapabilirim harbi yanina pure falan bi de sarap kozlenmis kirmizi biber oyy aciktim

5 dakikada piser orta sekilde. Suyunu salmadan da alman lazim. Bence oyle de olur. Iceceginiz ickiye de bagli tabii.

Sarap?

Tabi eti zaten az-orta pişmiş yapacaksan 3 dk bir tarafı 3 dk diğer tarafı şeklinde yapacaksın, 5 dk olursa tam pişmiş oluyor. Mühürleme nasıl yapılır araştır netten. Kırmızı şarap çok iyi gider yanında.

Ben külbastıyı kuzu eti olduğu için daha yumuşak olduğu için ve tek parçası bonfileden daha büyük olduğu için tercih ediyorum. Öncesinde marine etmeyi unutma. Tuz eti sertleştirmez, pişirirken kaya tuzu at üzerine.

guzel olabilir, icine birazcik sarimsak atmayi unutma guzel aroma katiyor.
patatesleri yuvarlak kes, elma dilimi yerine, daha iyi oluyor gibi geldi bana oyle

Ilaç kullanmayacaksanız yani aradığınız şey terapi ise gitmeniz gereken adres psikiyatrist değil bir klinik psikolog olmalı.
Bununla beraber; nasıl ki bir şeker hastası diyetine dikkat etse de kullanması gereken bir takım ilaçlar var, borderline kişiler için de aynı durum söz konusu.

Ilac kullanmayacagim demiyorum ki. Sadece su an icin bir cok ilaci kullabamiyorum ancak emzirme donemi bitince tabii ki ne verirse kullanacagim. Sadece tedaviye artik baslamak istiyorum 1-2 yildaha bekleywbilecek duruda degilim

Öncelikle tedavi için bu denli gönüllü olmak çok önemli. Bu sebeple sizi kutlarım.
İlaç kullanmak tabii ki bir seçim ve dilediğinizi seçebilirsiniz. Bana kalırsa bu süreçte bir klinik psikolog size daha faydalı olacaktır. Çünkü psikiyatristler doktordur ve terapiye dair aldıkları eğitim varsa bile bu bağlamdadır.

Alp karaosmanoglu'nu deneyebilirsiniz. Sema terapi uygular. Ilacsiz da takip edebiliyor sanirim. Yalniz sema terapi uzun sureli bir tedavidir, zateb borderline gibi nesne iliskilerinde sorun olan bir tabloda kisa sureli tedaviler cok yeterli gelmez, ancak semptom odakli olurlar.
Yalniz Alp beyin ucreti cok tuzlu olabilir, belki oneri ya da yinlendirme yapabilir ulasirsaniz.

hülya macit.
özellikle border çalışıyor, masterson uyguluyor. kendisi uzman psikolog.
www.hulyamacit.com
şu an marmara psikiyatri'de bakıyor danışanlarına.

red g+1
şema terapi daha çok borderline gibi hastalıklar için geliştirilmiş bir terapi yöntemi. alp karaosmanoğlu ya da başka bir şema terapistine giderseniz fayda görürsünüz bence.

Chill out araması yap youtube da

voyageı aç, 107.4
istanbul dışıysa bilmiyorum

kitaro'yu tavsiye ederim. bazı yerde zihin açıcı bile olabilir.

erik satie.
daniel licht.

Öyle bir müzik türü yok. Her türlü müzik öğrenmeyi olumsuz etkiler.

cigerci hulusi'yi begenenler var.
Yanyali fehmi lokantasi var.(tencere yemekleri)
Kadi nimet balik lokantasi.
Borsam ve halil lahmacun. (Bence borsam daha iyi)

çiya - www.ciya.com.tr

Selanik Kuru Fasulyecisi
Polka
Bir de şu an adını hatırlayamıyorum ama Viktor Levi'nin yanında çok güzel ev yemekleri yapan bir yer var

çiya iyi hoş da aşırı pahalı bence.
mantı için sayla mantı tek geçilir
kadıköyde süslenip püslenip gidilecek bir yer aklıma gelmiyor şahsen ama, derli toplu bir yer olara, my chef ve happy moon var.
otantik'e gidilebilir.
modaya doğru vegan ya da vejeteryan yerler de var

Kesinlikle ve kesinlikle çalakaşık

Enfes

Bir de silmeyin lütfen fav a attım

(bkz: dürümcü emmi)

Moda'da Kırıntı
Ve herhangi bir happy moons şubesi

ekspres inegöl köfte
ekol hatay künefe

agapia.

Modada aşina ev yemekleri var çok güzel, yine beppe pizzeria var o da çok iyidir, karşısında kırıntı var ama biraz fastfood tarzı yine de fiyatları çok uygun, pizza olarak yine kadıköyde migrosun karşı sokağında forneria mıydı öyle bi pizzacı var bıyık var tabelada, bahariyenin sonunda özellikle sandviçleri çok güzel olan bubada var, moda migrosu geçince ilerde sağda beyaz dürüm uygun fiyatlı ve iyi, çarşının içinde birtat balık et ocakbaşı var ama balık sadece siparişte yani restoranda sadece et servis ediliyor satır kebabı çok iyi.

Borsam Lahmacun(beyaz eşyacıların oradaki, yani yukarı taraftaki daha bir güzeldir),
Köyüm Pide,
Sini mantı, Sayla mantı.

Türk kahvecilerinin sokağında harika italyan pizzacısı var.
Ekspress İnegöl köfte vazgeçemediğim yerlerden.
Borsam lahmacundan başka yerde lahmacun yemem.

Kadıköy'deki Happy Moons'a kesinlikle uğramayın.

Moda'da pizzacı var bir de o da efsane, adını hatırlayamadım dondurmacı ali usta'nın karşı köşesinde küçük dükkan.

Moda'daki "700gr"ın kahvaltısını da es geçmek olmaz (yemek de veriyorlar gerçi ama yemedim çok yorum yapmayayım).

once upon a time in america
wolf of wall street'ten daha uzun ve unutulmayacak bir film.

2001: a space odyssey
la jetee
ordet

shutter island

pride'ı izleyin, belki film teknkleri açısından süper değil ama adamlar neler yapmış be dersiniz kesin:)
insana umut aşılayan bir film.

Incendies.

Snowpiercer

uzman değilim ama; tanır tabi.

kendi kedilerimden gördüğüm kadarıyla tanıyorlar ama zaman alıyor. ve dışarıda bunu yapar mı bilmiyorum, zira dışarıda tüm tavırları değişiyor kedilerin.

abimle senede 1-2 karşılaşıyor. her seferinde aynı tepkiyi veriyor. ya abimde her seferinde gıcığına giden bir şey var, ya da baştan beri sevmiyorum bu pezevengi diyor.
yazları 3 ay yazlıkta kalıyor benim kedi. ordaki komşu teyzeyi görünce her sene sırnaşıyor. ki genelde insanlardan uzak ve kuul bir kedidir. teyze geçmişte bunu sokak kocakafalarından korumuştu bir kaç kez, sevdirmişti kendini. geçen komşu teyze bize misafirliğe geldi kışlık evimize, normalde eve yabancı biri gelince arka odaya saklanır. asla kendini göstermez. komşu teyzeye yavaş yavaş yaklaştı böyle şaşırmış gibi, acaba bu o mu ne işi var der gibi, ve yazlıkta yaptığı gibi ayağına dolandı. belki hatırlıyordur diyoruz.

biz taşınırken kedimizin yavrularını (1 yaşlarına gelince) yanımızda götürmedik. bir kaç sokak öteye taşındık ama pek gidip görmedik. 2 3 ayda bir gidip sevdik 1 sene geçti bir tanesi bizi görünce ağlıyor öbürü de bazen tanıyor bazen tanımıyor kafasına göre :D

tabi bizim kediler yarı ev yarı sokak kedisiydi sokağa alışkınlar ama direkt sokağa atarsanız ne olur bilmem

açsa tanır, toksa tanımaz.

Tanıyorlar

ailemi 3-4 ayda bir görmesine rağmen her seferinde hiç ayrılmamışlar gibi davranıyor. normalde yabancı birini görünce masanın altından çıkmıyor.

maşukiyede edin kahvalti?

çengelköyde çınaraltını biraz geçince bir iki mekan var sahil + temizlik paketi sunan. ama buhavada deniz kenarı çok mantıklı olur mu emin değilim.

bağdat caddesinde bolca mekan var. nook, polonez vs

otağtepe olabilir

ya da maltepe sahilde güzel mekanlar var.

illa istanbulsa moda teras veya fenerbahce happymoons / romantika vs. butceye gore secilebilir

Üsküdar'da Mado'nun terasını ya da Kızkulesi civarındaki yerleri düşünebilirsiniz, güzel istanbul manzarası oluyor. Bağdat Caddesi hafta sonu çok kalabalık, çok pahalı.

www.zomato.com

Kuzguncuk'u sevebilirler ama yerler biraz denize uzak, manzarasız bildiğim kadarıyla.

cafe5cadde.com

Zomato'dan yorumları okuyabilirsiniz.

ışıkları gereksiz açık bırakmamak, hatta bazen gerekli de açmamak:)

dışarda yediğimiz içtiğimiz ve beğendiğimiz şeyi evde yapmaya çalışmak.eşimi kandırabilirsem evde tutmak şimdi dışarda harcayacağımız bu 30 lirayı kumbaraya atıyoruz deyip birikim yapmaya uğraşmak :) ocakta açıyoruz bakalım ne kadar biriktirebildik.

-birde bulaşık ve çamaşır makinesini hep gece çalıştırıyorum mahalledeki teyzelerden duydum ama tam emin değilim bi etkisi olup olmadığına.

maddi olarak değil, kaynakları hunharca tüketmemek adına, olabildiğince kısa duş almak, bulaşıkları makinede yıkamaya gayret etmek. aynı nedenle asla sıvı yağı lavaboya boşaltmam.

bir yerden çıkarken muhakkak ışığını kapatırım. giymeyeceğim şeyi asla almam (eskiden böyle değildim.) tabağıma yemeyeceğimden fazla yemek almam. suyu gereksiz fazla kullanmamaya dikkat ederim. elimi 10 kere sabunlayıp dakikalarca durulama için çeşmeyi açık tutmam.

- kışın ev cidden soğumadıkça doğalgazı açmamak

başka da aklıma gelmedi :)

doğalgazdan ısınmış su gelene kadar akan soğuk suyu kovaya alıp balkon yıkma, çiçek sulamada kullanmak.
cihazları bekleme konumunda bırakmamak
ütüleneceklerin hepsini tek seferde ütülemek
fırınlık işleri bir araya getirip ısınma soğuma aşamasını azaltmak
sebze yıkama sularını dökmeyip çiçekleri sulamak
dikiş bildiğim için o yönde çok tasarruflar yapıyorum. modası geçen kıyafetleri değiştirmek, kumaşı alıp kendim dikmek...
alışverişlerde ne almak istediğime karar verip çıkmak. cezbedeni değil ihtiyacımı almak.
bulaşıkları bekletmeden makineye atmak. bekleyince üzerindeki yemek artıkları kuruyor yumuşatmak için ayrıca su ve zaman gerekiyor.
bir yerde bir işim varsa önceden iyi bir plan yapıp o güzergah üzerindeki bütün işlerimi yapmak.
herşeyi yerine koymak, aradığımı yerinde bulmak. (zaman en değerli şey)

Yemek kartını ev alışverişinde kullanmak, yemeği evden götürmek. Ha bunu tutumlu olmak adına yapmıyorum özellikle, hergün dışarıdan söylemek sıkıyor. Ne istersem hazırlıyorum, onu yiyorum :)

luks ihtiyaçlarımı kampanya zamanı gideriyorum.
alacağım beğendiğim kıyafet varsa atıyorum hafızaya, kampanya denk gelirse o zaman alıyorum.

sanırım para dışında olmadı

1 ay boyunca gece gündüz çalıştığım ve paranın çok zor kazanıldığını farkettiğimden beri kolay harcayamıyorum. yaptıklarım;
-yalnız yaşayan birisi olarak akşamları yemek olayını bitirdim, ayrıca abur cubur almayı bıraktım.
-sifonun su ayarını kıstım, damla damla dolsun, foş diye akarak dolmasın mümkünse, dolmak için epey zamanı olacak çünkü. (anne taktiği, damladıkça su saatinin dönmediğine ya da normalden az döndüğüne inanıyor, durumu faturada ben de farkettim)
-kullanmadığım elektronik cihazların fişini çekerim. pc, televizyon vs.
-ısınmak için şimdiye kadar ne klima açtım ne de elektrikli herhangi bir şey, pek soğuk olduğunu düşünmüyorum(akdeniz iklimi). şimdilik hırka, battaniye, çay-kahve kombosuyla devam.
-bozuklukları kumbaraya atıyorum.
-alışverişe tok karnına çıkıyorum.
-giyimde ihtiyaç dışı bir şey almıyorum.

yapmayı düşündüklerim;
-sabahları işe giderken poğaça olayını bırakmak. ya evden çıkmadan kahvaltı yapmak ya da akşamdan sandviç hazırlamak.
-iş yerinde içilen çayı kahveyi minimuma indirmek.
-ota boka taksiyle gitmemek.
-falan filan, sinekten yağ çıkartcam bundan sonra :)

ışıkları açık bırakmamak. musluğa suyun debisini düşüren bi aparat var ondan takmak. fotosel de takılabilir.

multinet için geçerli parantez uygulaması. ortalama %10 cebinizde kalıyor.

@mantarlıbörek, elektrik faturandaki tarifene bak, düz tarifeyse farketmez.

-Işıklar konusunda takıntılıyım, boşa yanan ışık nerede görsem söndürürüm evim ya da iş yerim olması şart değil,
- Banyo yapmadan önce sıcak suyu açıyoruz da önce soğuk akıyor ya biz o suyu hep eski yumuşatıcı şişelerine dolduruyoruz, balkon yıkama, çiçek sulama gibi işlerde kullanılıyor sonra,
- Meyve sebze yıkarken lavabonun içine leğen koyuyoruz su oraya birikiyor, sonra viledaya koyuyoruz üstteki gibi değerleniyor yine,
- Akıllı sayaç var evde, çamaşır, bulaşık makinası hep gece çalışıyor,
- Hep kullanılan muhtelif gıdaları toptan alıyoruz, 1 kilo almak yerine 5 kilo zeytinyağı almak daha mantıklı, şeker, un, pirinç, kağıt havlu, tuvalet kağıdı, deterjan v.b. şeylerde de.
- Yemek atılmaz zaten bizim evde, bir gün önceden yemek kalmışsa yanına ek bir şeyler yapılır dünkü yemek yenir. Yani evde yemek varken yeni yemek yapılmaz. Bazı insanlar kalan yemeği atıyormuş, insan gerçekten hayret ediyor.

Metrobuse aktarma olmuyor

(Olsaydi zengindim belki de)

metrobüsten hiçbir vasıtaya aktarma olmuyor. tam bi zalım.